| ||||||||||
EN ÇOK OKUNANLAR |
SOSYOLOJİK SAVAŞ KİTABI ÇIKTI30 Eylül 2014, 01:24 PINAR YILMAZ HEMŞEHRİMİZDEN ÖZEL ,SOSYOLOJİK SAVAŞ KİTABI ÇIKTI
“Sosyolojik Savaş kavramı günümüz literatürüne bu kitap ile girecek. Çünkü, literatürde savaş sosyolojisi var, ancak sosyolojik savaş yok. Sosyolojik savaş, asimetrik bir savaş türüdür ve en çarpıcı örneği 1890 küreselleşmesi adı verilen dönemde yaşanmıştır. Bu dönemde, İslam’ın açık toplum pratiğini temsil eden Osmanlı, etnik sosyoloji ile birbirine kapalı etnik toplumlara dönüştürülerek tarih sahnesinden silinmiştir. Osmanlı’yı Ortadoğu’ya dönüştüren asıl neden, Batılı güçlerin önceleri misyonerler, daha sonra da oryantalistler aracılığı ile yürüttükleri sosyolojik savaş olmuştur. Sosyolojik savaş, hedef toplumun dayanışma bağlamını hedef alır. Üst kimlik bağlamında dayanışan ve siyasi, ekonomik, kültürel birlik kurmuş çok etnikli, çok mezhepli, çok cemaatli bir toplumu, alt kimlik dayanışmalarına indirgeyerek, aralarına alt kimlik sınırları çizer ve farklılıkları çatıştırır. Böylece karşısındaki büyük boy yapıyı, küçülterek ve birbiri ile çatıştırarak, o alanda siyasi ve ekonomik hakimiyet kurar. Günümüzde, İslam bölgesi, küresel güçlerin hakimiyet kurduğu bir alan anlamında Ortadoğu olarak tanımlanmaktadır. 21 nci Yüzyıl yeni bir değişim kavşağını temsil etmektedir. Küresel güçlerin önceki soğuk savaş döneminde yapılandırdığı küresel sistem ve bu sistemin yerel uzantıları olan yerel sistemler kullanım ömürlerini tamamlamıştır. Küresel statükoyu temsil eden yerel dikta yönetimlerine karşı ortaya çıkan ayaklanmalar, aslında küresel sisteme başkaldırıdır. Bu sebeple, Batılı değişim kuşakları, Ortadoğu’daki statükoyu yeniden uyarlamak, değişimi, yine eskiden olduğu gibi kendi çıkarlarına yataklık eden yeni bir forma kavuşturmak istemektedir. Müslüman değişim kuşakları ise, en azından İslam bölgesinde nesne olmaktan kendini kurtarmak ve özne rolü oynamak istemektedir. Ancak, İslam toplumlarının uzun yıllar maruz kaldığı sosyolojik savaş, bu toplumlarda İslam temelli değişim kuşakları karşısına statüko kuşaklarını çıkarmayı başarmıştır. Mısır’da Adeviyye ve Tahrir kamplaşmasının bütün İslam toplumlarında bulunduğunu görebiliriz. Bu zihni bölünme, bir sosyolojik savaş ürünüdür. Arap Baharı olarak tanımlanan olaylara dikkat edersek, değişimin Müslüman toplumlar lehine ilerlemediğini hemen görebiliriz. Önce, statüko güçleri, değişim güçlerine karşı çıkıyor. Halk bu yerel uzantılar eliyle eziliyor. Sonra tüm ekonomik alt yapı aynı yerel güçler tarafından tahrip ediliyor. Son olarak da bu tahribatı yapan orduya karşı, halkın kurtarıcısı rolünde batılı koalisyon güçleri devreye girerek, orduyu tahrip ediyor. Böylece değişim güçleri, içi boşaltılmış, tüm gücü sıfırlanmış, batı’ya muhtaç bir ülkeyi devralıyor. Tüm bu süreçler, İslam toplumlarına sosyolojik müdahalelerle gerçekleştiriliyor. Türkiye, küresel güçlerin algısında merkez ülkedir. Ancak, yüz yıldır jeopolitik gücü sıfırlanmış, bu güce kaynaklık edecek jeokültürden yalıtılmış bulunmaktadır. Türkiye’nin İslam’ı temsili itina ile önlenmektedir. Bu sebeple küreselde İslam, yerelde irtica adı altında İslam ile mücadele edilmektedir. Ayrıca Türkiye’de toplumsal yapının ana gövdelerini oluşturan Türkler ve Kürtler, etnik bağlamda çatıştırılmaktadır. Böylece lider halka dağıtılmaktadır. Gerek Türkiye’de ve gerekse İslam dünyasında medeniyet içi çatışma; İslam’a karşı İslam stratejisi izlenmektedir. Etnik ve mezhep odaklı çatışmaların, cemaat odaklı dışlayıcılıkların kışkırtıldığı İslam toplumları, bu alt kimlikler etrafında kendi içinde gerilimler yaşamaktadır. Batılı güçler ise, hakem rolü oynamaktadırlar. Bu durumda, kendi kendimize şunu sormalıyız: biz İslam mıyız; İslam’a karşı İslam mıyız? İşte “Osmanlı’dan Ortadoğu’ya Sosyolojik Savaş” kitabımda, bütün bu konuları etraflıca ele aldım. Umarım, bu kitap ile özellikle bugüne kadar toplumun ortak kimlik değerlerini iç tehdit olarak algılayan Ordu ve diğer güvenlik kurumları, sosyolojik güvenlik kavramına göre yeni bir güvenlik stratejisi geliştirir ve bu ortak kimlik değerleri ile barışır.” İSTEME ADRESİ : http://bit.ly/1coeRxR http://bit.ly/1fXDSvH E-KİTAP : http://bit.ly/1gzeaNt Yusuf Çağlayan kimdir.? Emekli Hâkim Binbaşı Yusuf Çağlayan kimdir.
Bu haber 1806 defa okunmuştur.
|
HABER ARAGALERİSON YORUMLANANLAR Kırıkkale Linkler
|
||||||||
Altyapı: MyDesign Haber Sistemi |