Haberci71.com -  Kırıkkale Haberleri
ANASAYFA HABER ARA FOTO GALERİ VİDEOLAR ANKETLER SİTENE EKLE RSS KAYNAĞI İLETİŞİM
YAŞLILAR HAFTASI

YAŞLILAR HAFTASI

Tarih 01 Ekim 2014, 00:48 Editör PINAR YILMAZ

YAŞLILAR HAFTASI

YAŞLILAR HAFTASI

YAŞLILIK DÖNEMİ VE BESLENME SORUNLARI

Dünya nüfusu,doğum ve ölüm hızlarının azalması ve yaşam beklentisinin uzaması ile giderek yaşlanmaktadır. Dünya Savaşları sırasında yaşlanma ve sağlık ilişkisi sadece basit bir “işgücü” potansiyeli olabilme açısından incelenmekteyken bu yaklaşım kronik hastalıkların yetişkin yaş gruplarını etkilemeye başladığı 1950’li yıllardan sonra değişim göstermiştir. Sanitasyon, beslenme, aşılama gibi temel koruyucu sağlık hizmetlerinin gelişmesi ve antibiyotiklerin bulunması ile başlayan tedavi hizmetlerinin iyileştirilmesi yaşlı nüfusun artmasına neden olmuştur.
 
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından 65 yaş ve üzeri grup olarak tanımlanan yaşlı nüfus hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde yılda yaklaşık %5’lik bir artış göstermektedir (Tablo 1). Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde de yaşlı nüfus değişimi farklı seyretmektedir. Günümüzde yaşlı nüfusun üçte ikisi gelişmekte olan ülkelerde yaşarken 2025 yılında bu payın artacağı tahmin edilmektedir. Bir başka kaynağa göre ise Dünyada var olan 580 milyon yaşlının 335 milyonu gelişmekte olan ülke sınırları içindedir. 2020 yılına gelindiğinde toplam yaşlı nüfusun bir milyar olacağı; bu nüfusun 700 milyonunun da gelişmekte olan ülkelerde yaşayacağı belirtilmektedir. Yaşlı nüfusun artışı ise bu dönemin kendi içinde sınıflandırılmasına neden olmuştur: 65-74, 75-84, 85 ve üzeri. Bu sınıflandırma her gruba özel değerlendirmelerin yapılabilmesi için önemlidir.
 
Bir toplumun en temel sağlık göstergelerinden birisi olan doğuşta beklenen yaşam süresinin artması, sağlık ve hastalıklar konusunda daha ayrıntılı değerlendirmelerin yapılması gerekliliğini doğurmuştur. Beklenen yaşam süresi, gelişmiş toplumların büyük bir kısmı için 80’li yaşlara ulaşmışken gelişmekte olan ve az gelişmiş toplumlar için çok geride kalmıştır. Örneğin; bazı Sahra Altı Afrika ülkelerinde doğuşta beklenen yaşam süresi 40’lı yaşların altındadır. Son yıllarda yaşam kalitesinin de bilim literatüründe daha geniş bir yer bulmasıyla birlikte “engelliliğe ayarlanmış yaşam süresi (DALY)” ve “sağlığa ayarlanmış beklenen yaşam süresi (HALE)” kavramı ortaya atılmıştır. 
 
 
 
Yaşlılık döneminde kronik hastalıklar ve beslenmeye özel sorunlar arasında yakın bir ilişki bulunmaktadır. Beslenme sorunları, kendi başına bir sağlık sorunu olarak ortaya çıktığı gibi kronik hastalıkların altında yatan en önemli nedenlerden birisidir. Bu dönemde diğer yaş gruplarında olduğu gibi “yetersiz (malnütrisyon)” ve “dengesiz (şişmanlık)” beslenmeye ilişkin durumlar yaşanmaktadır. Yetersiz beslenme sorunları Çoğunlukla “protein-enerji malnütrisyonu” olarak ortaya çıkan yetersiz beslenme sorunları Dünyada sosyo-ekonomik açıdan az gelişmiş bölgelerde ve çoğunlukla da kırsal kesimlerde görülmektedir. Yaşlılık döneminde bireyler daha genç yaşlara göre protein-enerji malnütrisyonu açısından daha savunmasız, duyarlı ve örselenebilir özelliktedirler. Yanlış gıdaların tüketilmesi yaşlıların kronik hastalıklara yakalanma risklerini artırmaktadır. Altmış beş yaş üzeri grupta malnütrisyon sıklığı çeşitli çalışmalarda farklılık göstermektedir. Herhangi bir nedene bağlı malnütrisyon sıklığı yataklı bir tedavi kurumundaki geriatrik hastalar arasında %1-83; kendi evlerinde yaşayan “sağlam” yaşlılar arasında ise %2-32 arasında değişmektedir. Konu protein-enerji malnütrisyonu olduğunda ise hastanede yatan yaşlılar arasında sıklık %30-65; herhangi bir kurumda (huzurevi, yaşlı bakım evi) yaşayan yaşlılarda ise %25-60 arasındadır. Malnütrisyonun sağlık sonuçları dışında ekonomik yükleri de bulunmaktadır. Birleşik Krallık’ta yapılmış olan bir çalışmada malnütrisyona bağlı olarak gelişen hastalıklarla mücadele için 7.3 milyon sterlin harcandığı vurgulanmıştır.
 
Yaşlılık döneminde yetersiz beslenme sorunlarının yaşanmasının altında yatan temel nedenler aşağıda sıralanmıştır. 
Yaşlılık döneminde malnütrisyon açısından risk faktörleri
Klinik açıdan Yetersiz diyet, Diş sorunları, Tad ve koku alma duyusunun azalması, Özürlülük durumu ve hareket kısıtlılığı, Diğer hastalıklar (kanser, diyabet, inme gibi)
Yaşam davranışları ve sosyal faktörler Beslenme ile ilgili bilgi düzeyinde yetersizlik, Sosyal izolasyon-yalnızlık, Yoksulluk, Yemek hazırlama kapasitesinin olmaması
Psikolojik faktörler Konfüzyon, Depresyon, Anksiyete, Demans
Yukarıda belirtilenlere ek olarak üzerinde durulması gereken bir konu da malnütsiyon ve gıda güvencesi arasındaki ilişkidir. Gıda güvencesi ile ilgili sorunlar (gıdaların pahalı olması, tarım sektöründe yaşanan sorunlar, yeme alışkanlıklarında farklılaşma, teknolojinin gıda sektöründe yanlış kullanılması gibi) özel bir grup olan yaşlıların etkilenmeleri ile sonuçlanmaktadır. Dünyada yaşlılık döneminde malnütrisyonla  mücadele de bazı anahtar konular aşağıda sıralanmıştır:
1. Yaşlılık döneminde malnütrisyon sorunu halk sağlığı ile ilgili öncelikler arasında alınmalıdır.
2. Sektörler arası yaklaşım önemlidir.
3. Yaşlı bireylerin, ailelerinin ve yakınlarının bu sorunun çözümleri ile ilgili katılımları önem taşımaktadır.
4. Beslenme eğitimleri programlanmalı ve düzenlenmelidir. Bu programlar bütün sağlık çalışanlarının katılımına yönelik olmalıdır.
5. Toplumda beslenme durumunun değerlendirilmesi açısından kolay yöntemler uygulanmalı, sistemler geliştirilmelidir.
6. Beslenme sorunlarının önlenmesi ile ilgili standart yaklaşımların uygulanabilirliği sağlanmalıdır.
Dengesiz beslenme sorunları
Yaşlılık döneminde yanlış gıdaların fazla (ya da dengesiz) alımı söz konusu olabilir. Bunun sonucunda da başlıca obezite, diabetes mellitus, kanser ve diğer kronik hastalıklar görülür. En önemli dengesiz beslenme sorunu obezitedir. Obezite gerçekte bireyin yaşlılık öncesi yaşam tarzı ile de ilgili olan bir döngünün parçasıdır (Şekil 1). Obezite, var olan diğer sağlık sorunlarının seyrini de etkiler. Örneğin; obez olan bir kronik obstruktif akciğer ya da amfi zem hastasının semptomlarının obez olmayan bir hastaya göre daha şiddetli olduğu bilinmektedir. Bu hastalarda mortalite hızı da obez olmayanlara göre daha yüksektir. Abdominal obezite sorunu olan diyabet hastalarında insülin direncinin obez olmayanlara göre daha yüksek olduğu bilinmektedir. obeziteye bağlı meydana gelebilecek hastalıkların bazıları belirtilmiştir. Obezite, yarattığı sağlık sorunlarının yanı sıra mortalite üzerine de etkilidir. Yapılan çalışmalar 40 yaş ve üzeri obez bireylerin doğuşta beklenen yaşam sürelerinin obez
olmayan bireylere göre 6-7 yıl daha az olduğunu ortaya koymaktadır. Yaşlılık dönemine özel bir bilgi de BKİ değeri 27 kg/m2’nin üzerinde olan kişilerde mortalite hızının BKİ değeri 27’nin altında olanlara göre daha yüksek olduğudur.

 
 
Obeziteye bağlı meydana gelebilecek hastalıklar
<!--[if !supportLists]-->•        <!--[endif]-->Kalp ve damar hastalıkları (iskemik kalp hastalığı, anjina pektoris, MI, hipertansiyon, inme)
<!--[if !supportLists]-->•        <!--[endif]-->Kanser (serviks, uterus, prostat, meme, kolon, rektum, karaciğer, böbrek)
<!--[if !supportLists]-->•        <!--[endif]-->Tip II DM ve insulin direnci
<!--[if !supportLists]-->•        <!--[endif]-->Son dönem karaciğer ve böbrek hastalıkları
<!--[if !supportLists]-->•        <!--[endif]-->Osteoartrit
<!--[if !supportLists]-->•        <!--[endif]-->Pulmoner emboli
<!--[if !supportLists]-->•        <!--[endif]-->Gut
<!--[if !supportLists]-->•        <!--[endif]-->Safra kesesi sorunları
<!--[if !supportLists]-->•        <!--[endif]-->Bel ağrısı
<!--[if !supportLists]-->•        <!--[endif]-->Uyku apnesi
<!--[if !supportLists]-->•        <!--[endif]-->Psikolojik sorunlar
<!--[if !supportLists]-->•        <!--[endif]-->Sosyal sorunlar
<!--[if !supportLists]-->•        <!--[endif]-->Engellilik (disability)
<!--[if !supportLists]-->•        <!--[endif]-->Gebelik komplikasyonları
<!--[if !supportLists]-->•        <!--[endif]-->Cerrahi komplikasyonlar
 
Son dönemlerde gündemde olan bir hastalık da obezitenin de içinde bulunduğu bir dizi durumun birlikte anıldığı “metabolik sendrom”dur. Metabolik sendrom tanısı koyabilmek için DSÖ tarafından bazı kriterler geliştirilmiştir. Diabetes mellitus (ya da bozulmuş açlık glükozu veya glükoz intoleransı veya insulin direnci) ile
birlikte obezite, dislipidemi, kan basıncı yüksekliği, mikroalbuminuri durumlarının en az iki tanesinin bulunması durumuna DSÖ metabolik sendrom demektedir. Burada tanımlanan obezite “santral obezite”dir. Metabolik sendrom sıklığı yaşlılık döneminde artmakta ve %40’ların üzerine çıkmaktadır.
Sonuç olarak; beslenme ve sağlık ilişkisi son yıllarda gündeme getirilen aşağıdaki başlıkları kapsamaktadır:
 
<!--[if !supportLists]-->1.      <!--[endif]-->Glisemik indeks: Diyetteki ortalama karbonhidratların kan glukoz seviyesini referans bir gıda karşısında yükseltme eğilimidir. Basit şekerlerin, yüksek glisemik indeksli gıdaların fazla alımı ve yüksek glisemik yüke (glisemik indeks ve karbohidratların ürünü) yol açan diyetlerin insülin direnci, tip II diyabet, hipertrigliseridemi ve düşük HDL kolesterol değerlerine yol açtığı gösterilmiştir. Yüksek glisemik indeksli bir yemekten sonra glukoz ve insülin konsantrasyonları yükselir; fakat 4-6 saat sonra hipoglisemi gelişir ve glukoz ve serbest yağ asitlerinin konsantrasyonunun artmasını sağlayacak hormonların salınımı uyarılır. Artmış insülin, glukoz ve serbest yağ asitleri, insülin direncine yol açar. İnsülin direncinin, trigliserid seviyesinde artış, HDL kolesterol değerinde düşme ile ilişkili olduğu düşünülmektedir.
<!--[if !supportLists]-->2.      <!--[endif]-->Kalp sağlığı: Glisemik indeks ve glisemik yük fazla kilolu olanlarda kalp hastalığı riskini artırır.
<!--[if !supportLists]-->3.      <!--[endif]-->İyilik hali (well-being): Sağlık tanımını yaparken sadece hastalık olmaması durumunun yetersiz kalmasından hareketle “iyilik hali”, fi ziksel ve ruhsal fonksiyonların tam olması ve pozitif bir ruh haline sahip olmak olarak tanımlanır. Diyet içeriği ile diyabet, obezite, kardiovasküler hastalıklar, kanser, alerji, osteoporoz ve menopozla ilgili semptomlar önlenebilir ya da azaltılabilir. Diyet ile ayrıca gastrointestinal ve immün sistem fonksiyonları iyileştirilebilir. Sağlığı geliştirip ömrü uzatırken, temel besin maddesi –nutrienteksikliklerini önleyen ve diyetle ilişkili kronik hastalıkların riskini düşüren diyetler “optimal diyet” olarak tanımlanmaktadır.
<!--[if !supportLists]-->4.      <!--[endif]-->Günlük öğün sayısı: Yaşlılık dönemine uygun gıdaların özellikle diğer ürünler içinde günlük dozlarının bireysel olarak ayarlanması kronik hastalıkların önlenmesinde önem taşır. Bu doğrultuda sağlıklı gıdaların günlük porsiyonlara uygun olarak yeniden formüle edilmesi ve uygun ambalajlarla pazara sürülmesi önemli rol oynamaktadır.
<!--[if !supportLists]-->5.      <!--[endif]-->Düşük yağ içeriği olan beslenmeden dengeli yağ içeriği olan diyete geçiş: Özellikle kalp hastalıkları ve Alzheimer hastalığının önlenmesinde etkili olacak bu prensip doğrultusunda gıda ürünleri yeniden formüle edilerek pazara sürülmektedir. 
<!--[if !supportLists]-->6.      <!--[endif]-->Fonksiyonel gıdalar: Kronik hastalıkların gelişiminin önlenmesindeki faydalı etkilerinin yanı sıra iyilik halini artırmaları da göz önünde tutulan gıdalar giderek artan bir hızda pazara sürülmekte ve kullanılmaktadır.
 

 

Bu haber 1185 defa okunmuştur.

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit

Güncel

Bahsılının ilk kadın muhtarı çetin mazbatasını alarak görevine basladı

Bahsılının ilk kadın muhtarı çetin mazbatasını alarak görevine basladı Bahsılının ilk kadın muhtarı çetin mazbatasını alarak görevine basladı

BAHSILI BELEDİYE BAKANLIĞINI KAZANAN BİSKİN MAZBATASINI ALDI.

BAHSILI BELEDİYE BAKANLIĞINI KAZANAN BİSKİN MAZBATASINI ALDI. BAHSILI BELEDİYE BAKANLIĞINI KAZANAN BİSKİN MAZBATASINI ALDI.
KIRIKKALEDE TARİH YAZAN ÜÇLÜ10 Ocak 2021

HABER ARA


Gelişmiş Arama

REKLAMLAR



 


RSS Kaynağı | Yazar Girişi | Yazarlık Başvurusu

Altyapı: MyDesign Haber Sistemi