Haberci71.com -  Kırıkkale Haberleri
ANASAYFA HABER ARA FOTO GALERİ VİDEOLAR ANKETLER SİTENE EKLE RSS KAYNAĞI İLETİŞİM

Arınmaya yolculuk 39 bölüm-MİHRABLAR

Fazlı GÜVENTÜRK

18 Aralık 2012, 00:39

Fazlı GÜVENTÜRK

Arınmaya yolculuk 39 bölüm

            Kalbi Mekke için Medine için yanıp tutuşan ve oralara ulaştığında 9 şiddetinde sarsılanlar için yazılmış, hem bir rehber olsun, hem yaşadıklarımızı anlatısın amaçlı bu yazılara vesile olanlardan Yaradan razı olsun..

            MİHRABLAR

            Mescidi nebeviyi bilmek gerekiyor. İnşallah Medine’ye gittiğimizde hazırlıklı gidip, nereye geldiğimizi ve geldiğimiz yerde neler olduğunu bilmemiz gerekiyor ki yaptığımız umre veya hac dan zevk alalım. Gerekli manevi duyguyu tam yaşayalım. Yoksa kuru kuru gelmez mi bu ziyaretimiz. Şu anda Mescid-i Nebevî’de 5 adet mihrab vardır.

1- Peygamberimizin Mihrabı:

Peygamberimizin zamanında mescit de mihrab bulunmuyordu. Kıblenin Kâbe’ye çevrilmesinden sonra Rasûllullah Efendimiz on günden fazla bir zaman namazlarını Hz. Âişe sütununun yanında kılmıştı. Daha sonra şimdiki mihrabın yakınında kılmaya devam ettiler.

            Günümüzdeki mevcut olan bu mihrab ilk defa Ömer bin Abdülaziz tarafından yaptırıldı. Mısır sultanı Kayıtbay tarafından da yenilendi. Bugünkü mihrab Efendimizin namaz kıldırdığı yerden yaklaşık yarım metre doğuya kaydırılmıştır.

            Efendimizin secde ettiği yer şimdiki mihrabın ortası değil, mihrabın sağ kemerinin altıdır. Üzerinde “Peygamber (a.s.)’in namaz kıldığı yer burasıdır.” yazılıdır. Mihrab bu şekilde yapıldığı için, Rasûlullah Efendimizin secdede mübarek başını koyduğu yere ayakla basmak imkânsız hale gelmiş, burada namaz kılan secde ettiğinde Efendimizin ayaklarının bastığı yere secde etmiş olur.

2- Hz. Osman (r.a.) Mihrabı:

            Mescidin kıble duvarına bitişik olan, halen imamların namaz kıldırdığı mihrab dır. Hz. Osman (r.a.) döneminde yapılan Mescid genişletme çalışmalarından sonra Hz. Osman (r.a.) namazı burada kıldırmaya başladı. Bu mihrabı da ilk defa Ömer bin Abdülaziz yaptırmış, Sultan Kayıtbay tarafından yenilenmiştir. Son yenileme I. Abdülhamid döneminde yapılmıştır.

3- Sultan Süleyman Mihrabı:

            Minber-i Şerifin hizasındaki üçüncü sütunun yanındaki mihrab dır. Kanunî Sultan Süleyman tarafından İstanbul’dan gönderilmiştir. Hanefiyye Mihrabı olarakd ta bilinir. Sabah namazını Şafii, Maliki, Hambeliler fecrin başlangıç saatine yakın eda ederken, Hanefiler güneşin doğmasına yakın kılıyorlardı. Aynı mihrab da bir namazın iki defa kılınması mekruh görüldüğü için bu mihrab yapılmış, Osmanlılar döneminde bir müddet devam eden bu usul sonradan kaldırılmış ama mihrab hatıra olarak muhafaza edilmiştir.

4- Teheccüd Mihrabı:

            Hücre-i Saadetin kuzey duvarına bitişik olan mihrab dır. Rasûllullah Efendimiz,  insanlar istirahata çekilince buraya gelir teheccud namazı kılardı. Durum Sahabe tarafından fark edilince onlar da namaza iştirak etmeye başladılar. Birkaç gün içinde sayıları o kadar artmıştı ki, Efendimiz; “Ümmetimin üzerine gece namazı farz olur da, sonra buna güç yetiremezler.” düşüncesiyle burada namaz kılmayı terk etmiştir. 

            Önceleri mihrab yerini korurken, son dönemde Suudiler tarafından kapatılmıştır. Ashab-ı Suffe yönünden Maksûreye bakıldığında sol taraftaki kemerin altındaki çıkıntılı kitaplığın olduğu yerdir.

 

5- Hz. Fatıma (r.anhâ) Mihrabı:

            Maksûre’nin içindeki Hz. Fatıma (r.anha)’nın evinin içindedir. Efendimiz bazen teheccüd namazlarını burada kılardı. Dışarıdan görülmesi imkânsızdır. PEYGAMBERİMİZ’İN MİNBERİ

            Asr-ı Saâdette Efendimiz hutbe irad ettiği zamanlar ayakta duruyordu. Uzun süre ayakta kalınca yoruluyordu. Bir hurma kütüğü getirildi ve Efendimiz bu kütüğe yaslanarak hutbelerine devam ettiler. Cemaat çoğalınca Sahabenin tamamını görebileceği, ashabın da rahatça görebileceği bir minber yapmayı düşündüler.

            Efendimizin de onayı ile üç basamaklı bir minber yaptırıldı. Peygamberimiz, Cuma günü hutbesini yeni minberden îrad etmeye başlayınca, önceden yaslanarak hutbe okuduğu hurma kütüğü, Peygamberimizden ayrı kalmaya dayanamamış, ızdırabı deve yavrusunun inlediği gibi ses çıkarmaya başladı. O anda Mescid de bulunanlar da bu sesi işittiler. Peygamberimiz minberden inerek hurma kütüğünü kucakladı, okşadı. Kütüğün inlemesi kesildi.

            Peygamberimiz “Eğer ben onu kucaklamamış olsaydım, kıyamet gününe kadar böyle inleyip duracaktı.” buyurdu.

            Peygamberimiz hurma kütüğü ile konuşmuş ve ona: “İstersen seni eskiden bittiğin yere götürüp yeniden dikeyim. Eskisi gibi yeşer meyve ver, istersen de cennete dikeyim, cennet ırmaklarından iç, yetiş meyve ver ve onu cennet ehli yesin, nasıl istersen öyle yapayım.” buyurdu.

            Hurma kütüğü ahreti tercih etti. Efendimizin emriyle bu kütük minberin altına defnolundu. Hasan-el Basri, bu kütük mucizesinden bahsederken ağlar: “Bir kütük Rasûlullah’ın yanından ayrıldım diye ağlarken, sizlerin Rasûlullah’ın hasretiyle yanmanız, ona kavuşmak istemeniz gerekmez mi?” derdi.

            Evet, Peygamber sevgisiyle inleyen bir kütük! Efendimiz sevilecekse böyle sevilmeli idi. Şimdiki minber ise Osmanlı padişahlarından Sultan III. Murat tarafından hediye edilmiştir.

 

Yazının devamı bir sonraki gün        

Bu haber 3933 defa okunmuştur.

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit
KIRIKKALEDE TARİH YAZAN ÜÇLÜ10 Ocak 2021

HABER ARA


Gelişmiş Arama

REKLAMLAR



 


RSS Kaynağı | Yazar Girişi | Yazarlık Başvurusu

Altyapı: MyDesign Haber Sistemi