Hürriyet Gazetesi 10.06.2010 tarihli Şükrü KÜÇÜKŞAHİNin köşe yazısı
Osman Durmuş farklı bir örnek
BİZ gazeteciler de, siyaset dünyası da iyi bilir; bakanlık görevini bırakanlar, genel olarak bir daha o bakanlıkla ilgili eleştirel konuşmalar yapmaz, mümkün olduğunca o konulara girmekten uzak dururlar.
Bu isimler arasında MHP’li Osman Durmuş farklı bir tutum sergiliyor.
Kuş gribinden, domuz gribi aşısına kadar Sağlık Bakanlığı ile ilgili pek çok konuda görüş açıklayan, tartışmalara en ön saflarda katılan bir siyasi oldu.
Bakanlığı döneminde siyasi geçmişi, eylemleri, icraatları üzerine epey haber yapmış biri olarak söylemeliyim ki Durmuş, mevcut Bakan Recep Akdağ döneminde girdiği tartışmaların önemli bölümünde haklı çıktı.
Şimdi aynı Durmuş, Sağlık Bakanlığı ile yeni bir mücadeleye girişmiş.
SAVCILIK DEVREDE AMA
Bakanlık yaptığı kurumu savcılığa şikâyet eden siyasileri de pek anımsamıyorum; ama Durmuş, “eski defterler karıştırılır” çekincesinden uzak, kendine güveniyle olsa gerek, bunu da yaptı.
Ankara Cumhuriyet Savcılığı’na yolsuzluk iddiaları da dahil 16 maddelik şikâyet dilekçesi verdi; savcılık da başvuruyu işleme aldı, soruşturma açtı.
Soruşturma için bakan izni gerekli; ancak bu noktada ilginç bir gelişme var.
Şikâyet listesinin başında Teftiş Kurulu Başkanı bulunuyor.
Durmuş, “Bu durumda ya Başbakanlık Teftiş Kurulu veya Devlet Denetleme Kurulu devreye sokulmalı ya da müsteşar düzeyinde muhakkik görev yapmalı. Oysa Bakan Bey, savcılığın yazısını Teftiş Kurulu Başkanı’na havale etti. Bu mevzuata aykırı” dedi.
Bakalım işler nasıl bir seyir izleyecek; ama dönelim Durmuş’un dilekçesine.
Durmuş’un, “Sağlık Bakanlığı ve Teftiş Kurulu Başkanlığı usulsüzlükler ve yolsuzlukları hakkında” başlıklı iddiaları es geçilecek gibi değil.
Halen Meclis sürecinde olan konuları da savcılığa ek yazıyla bildiren Durmuş’un en ciddi suçlaması, Teftiş Kurulu raporlarına Kurul Başkanı’nca müdahale edildiği, müfettişlerin onayı olmadan eklemeler yaptığı yönünde.
“Bakanlık görüşü” başlığı altında yapılan bu eklemelerin hukuki olmadığını yazan Durmuş, “Teftiş heyetinin yaptığı soruşturma yok sayılmakta, sempati ve antipatilerine göre raporlar ifşat edilip bakan onayına sunulmaktadır” iddiasında bulundu.
Diğer Bakanlık ve kurumlardan Sağlık Bakanlığı’na referansla aktarılan 80 kadar müfettişin bu yönde kullanılmak istendiği; ancak o müfettişlerin raporlarının da tatmin edici bulunmadığını ileri süren Durmuş, “Onlar da başkanlık görüşü ilave edilerek işleme konuyor” dedi.
SAYIŞTAY RAPORLARINA BAKIN
Başvurusunda, istenen doğrultuda rapor yazmayan müfettişlerin sicilleri ile oynandığı gibi çok düşündürücü bir suçlamaya da yer veren Durmuş, savcılara Kurul Başkanı’nın, “Raporlarınızın hukuki olmasına gerek yok edebi olsun yeter” şeklinde hukuk dışı talimatlar verdiği uyarısı yaptı.
Yolsuzlukların kapatıldığı yönündeki iddialarını, başvurusuna koyduğu somut örneklerle destekleyen Durmuş, firmalara hak etmedikleri halde trilyonlarca lira aktarıldığı görüşünde.
Yolsuzlukla suçlananların daha sonra Teftiş Kurulu elemanı yapıldığını da isim vererek iddiaları arasına koyan Durmuş, savcılığa, “Sayıştay’ın Sağlık Bakanlığı ile ilgili raporlarına bakın” uyarısında da bulundu.
Evet, bakalım bu farklı siyasi tutum nasıl bir örnek yaratacak?
Bu haber 2977 defa okunmuştur.
