Bazı zamanlar vardır ve bazı insanlar vardır. Bu insanların bu zamanlarda ne yapmaya çalıştıklarını anlamak zor olur. Ne kadar uğraşırsanız uğraşın çözmeniz imkânsızdır. Çünkü bu insanların yaptıklarını akıllı, mantıklı, olaylara doğru bakan kimse yapmaz. Türkiye’yi kasıp kavuran, birçok kez dalgalar halinde yayılarak önüne gelen herkesi sürükleyen sel gibi gündemde olan Ergenekon soruşturmaları hakkında düşüncelerimiz zaman zaman paylaştık sizlerle.
Bu safhada ağır tepkiler aldık. İnternet sitelerine gelen yorumlarda bazen Ergenekoncu olmakla suçlandık bazen tam tersi yargısız infazla suçlandık. Ama bizi bilip okuyan çoğunluktan tarafsızlık tepkimiz en çok olandı.
Asıl paylaşmak istediğim son dalga ile selin önüne kapılanlar değil. Onların bu dalgada sürüklenirken halka nasıl lanse edildiğidir.
Kimse yargılanmadan suçlu ilan edilemez. Birçok inanın argo tabirle içeriye alınması hiçte iç açıcı bir şey değil. Eğer kılıyorsanız sabah namazına kalkmak için hazırlık yapıyorsunuz veya uykunuzun en güzel olduğu en derin rüyaların görüldüğü anda kapınızın çalınmasıyla karşınıza gelen memurlarımızı görüyorsunuz. Belki duş almak, elinizi yüzünüzü yıkamak bile aklınıza gelmiyor ve götürülüyorsunuz. Hiç güzel değil. Bu duruma düşmek ne kadar kötüyse bu duruma düşeni ayıplamak hor görmekte o kadar kötüdür. Çünkü daha suçu sabit görülmemiştir.
Ancaaaakkk,
Olayın birde tam tersi var. Bu insanları masum gösterip halka acındırmak neyin nesi oluyor. Malum medya diyeceğim yine. İzlemiş ve okumuşsunuzdur. Yahu ne kadar cani bir savcı ve devletmiş almış götürmüş bu insanları. 65 bin öğrenci aç kalmış. Çünkü bunların burslarını onlar veriyormuş. Bu örenciler bur alamamış ve açlıktan kırılacakmış. Nasıl bir saçmalıktır bu. Demek ki bunlar 65 bin kişiye burs verecek kadar zenginler. Haber verilirken ekrandaki yazı 65 bin öğrencinin aç kaldığından söz ederken haberin iç detayında bine varmayan öğrenci sayısı dil ile diş arasında geçiştiriliyor. Öğrencileri ağlamaklı sesle konuşturup yardım istetiyorlar.
Rektör içeri alındığından ameliyatları yarım kalan organ bağışı durumundaki hastalar ölmek üzereymiş. Onları başka ameliyat edecek tabip yokmuş. Aslında varmışta hastalar onu istiyormuş. Kardeşim elbet hastanın en doğal hakkı tabip seçmek. Ama iş canının gitme durumu ölüm olunca hangisi olursa olsun düşünür mü hasta. Küçük kız çocuğunu konuşturarak milletin vicdani duyularını alt üst ediyorlar. İnsanlara bunları tutuklayanların ne kadar hata yaptığını dikte ediyorlar.
Sebep ne olursa olsun bu ülkede Cumhurbaşkanlığı yapmış birinin bir suçtan gözaltına alınan bir insanı havaalanına kadar giderek sarılması bence hiç hoş değil. Evet, insanı bir duygu ama olmaz olamaz. Henüz nihayetlenmemiş bir suçlama var. Bu yüzden bitene kadar yapılan doru gelmiyor.
Muhalefet partilerinin tabiî ki başta ana muhalefetin düşüncesi belli. Aleni olarak karşı çıkıyorlar bu soruşturmaya. Çok ciddi suçlamalar olmasına rağmen soruşturmanın sonucunu beklemeden tam desteklerini gösteriyorlar sanık sıfatındaki insanlara. Zaten bunların avukatlığını da yapıyorlar. Onların böyle davranmasını da anlamak mümkün değil. Bu kayıtsız şartsız destekteki acelecilik neden? Durun bir dava sonuçlansın bakalım savcı neyle suçluyor görelim. Değil mi?
Bazı insanlar serçeden ödünç aldıkları beyinleri ile bu halkı aptal yerine koymuş yıllar boyu. Gerekli dersi halk hep vermiş. Ama bunlar alamamışlar.
Halka bu soruşturmada gözaltına alınan ve ciddi suçlamalar yöneltilen insanları suçlu ilan ederek yargısız infazla asıp kesmek yanlıştır. Ama bu suçlamaların muhatabı insanlar altın tepside sunmak masum gösterip acındırmak ve insanların vicdanlarını kıpırdatmak ta o kadar yanlıştır.
Bekleyelim görelim.
Selam ve dua ile…
Bu haber 3521 defa okunmuştur.
